Esir basitçe, tüm uzay boşluğunu doldurduğuna inanılan bir maddedir. Nasıl ki okyanusdaki balıklar su içinde yüzüyor, aynı şekilde de tüm gezegenler ve yıldızların içinde yüzdüğü düşünüldüğü maddeye esir denmiş.*
Esir için kim ne demiş:
Demokritus: tabiattaki bütün oluşum ve değişimleri boş uzayda hareket eden atomlara bağlar ve esir yoktur.
Aristo: evrende boşluk yoktur. Yani: esir vardır.
Decertes : 17,yy’da bu terim kullanıldı. Decartes, esir’in gökyüzünün boşluklarını doldurduğunu ve uzay ortamının basınçlı bir dolgunluk olduğunu ve ayrıca Esirin, Manyetizma gibi uzaydaki çekme-itme kuvvetlerinin aktarılmasına aracı olduğunu söylüyordu
Newton, “arada hiçbir bağlantı olmadan boşluktaki iki uzak cismin birbirlerine kuvvet uygulayabileceği düşüncesinin aklî melekeleri sağlam hiç kimse tarafından kabul edilemeyeceğini söyler” Gene de hayatı boyunca iki kütle arasındaki çekim sırrını çözmeye çabalamış, bu amaçla tüm uzayı dolduran esir parçacklarının rol oynadığı mekanik bir model kurmaya çalıştı.
Wolfgang Goethe: materyalist, ateist görüşlere ve Newton fiziğindeki mekanik tabiat görüşlerine karşı çıkıp. Dünyaya bir makine olarak bakan klâsik görüşleri reddetti..
Lorentz , maddenin, elektrik ve manyetik güçlerin etkisi altındaki esirden kaynaklanıyor dedi.
Micheal Faraday 1846’da manyetizma ile ışık arasında bir ilgi olduğunu gösterdi ve esirin hem manyetik kuvvetler, hem de bir ışık ortamı olabileceği söyledi.
1883 te Nature dergisinde esir: “Esir genelde bir akışkan ya da bir mayi olarak adlandırılmaktadır ve yine katılığı itibariyle bir jele benzetilmektedir; oysa bu adların hiçbiri uygun değildir. Esir eylemsizlik özelliği olan,sürtünmesiz Kusursuz devamlılığı olan, ince, sıkıştırılamayan, tüm uzaya yayılan ve maddenin molekülleri arasında sızan ve kendi imkânları ile birini diğerine bağlayan birşeydir.
Sir Alber Eistein (üstat) 1905 yılında yayınladığı Özel İzafiyet Teorisi’ni sunan makalesinden sonra esirle ilgili olarak;esire göre hareketin ölçülememesi gerçeğini esirin var olmadığı şeklinde ifade etmiş ve bazı sonuçları yorumlamada aşırıya kaçma olarak değerlendirecektir. Hattâ 1920 yılında Leyden’de yaptığı bir konuşmasında, esir var kabul edilmeden uzay–zamanın yapısının anlamanın mümkün olmayacağını, ışığın yayılması ve genel çekimin de esir olmadan düşünülemeyeceğini söylemiştir. Einstein’a göre M–M (Michelson–Morley) deneyi ve Özel İzafiyet Teorisi bize esirin hareketinin uzay–zamanda izlenemeyeceğini, dolayısıyla esire göre hareketin tanımlanamayacağını ve esirin, referans sistemlerinin üstünde bir gerçekliğe sahip olduğunu öğretmiştir. Genel İzafiyet Teorisi, boş uzayın (vakum) yokluk olmayıp bir tür nesne olduğunu ortaya koymuştur.
Steven Hawking : “Higgs Parçacığı değil ama ona daha yakın parçacıkların” bulunacağını onun belki ileride Sicimlere onunda bizi esir‘e götüreceğini düşünüyorum.