Öte yandan, bilginin gerçekleşmesinde, yargılar, kavramlar, salt görüler yeterli değildir, bunların dışına çıkarak nesnelerle ilgi kurmak gerekir. Kimi bireşimsel yargıların önsel olması da, işte böyle, düşünce-duyu verilerinin ötesinde kalan bir öğe taşı masından dolayıdır. Bütün deney bilgilerinin temelini kuran, deneyden gelmeyen bu bilgi öğesidir. Bilginin oluşmasında, bir likte çalışması, uyum içinde bulunması gereken iki yetiden biri etkin anlık , öteki de edilgin duyarlıktır. Kavramın içeriğini duyulur olan oluşturup doldurur, duyulur olanın sağladığı veri de görüdür, bu nedenle “görüsüz kavramlar boş, kavramsız görüler kördür”
Immanuel Kant, Pratik Usun Eleştirisi, (sf. 14)
Çok derin 🙂 biraz açıklama gerekir. Çünkü kantı anlamak zor olsa gerek